#Deplasman @Bozcaada



Binbir zorlukla ikna edilen bir minibüs şöförü Cumartesi gecesi 1:30 da yola çıkıldı. Sevdalı 23 kişiyiz. Hızlıca geçiyorum klasik deplasman yolculuğu...

Sabah 9:00 geyikli feribot iskelesindeyiz. Feribot normalde sabah 10:00 da ancak fırtına şiddetli. Feribotun cesur kaptanı insiyatif alıyo ve hem topçularımızı hem de bizi almak için zor bela iskeleye yaklaştı. Gerek topçular gerekse de biz kuvvetli rüzgar ve büyük dalgalar nedeni feribotun içinde ki devrilme tehlikesi olan araçları geyikli iskelesinde bıraktık.

İnanılması güç bir rüzgara karşı adayı dolaştık. Fakat klasik sabit fikirli ada halkıyla karşı karşıyaydık.

"Maçcılar geldiiii"

Sabah 10:00 suları adada tura çıktık. Çok gezilecek yer olmadığından dolayı saat 13:00 de stattaki yerimizi almıştık.

Bu kadar rüzgara ve takımımızın tehir isteğine ret cevabı verildi. Çünkü hakem İzmir den gelmişti ve tehir istemiyordu.

İlk yarı rüzgarı arkasına aldı takım ve Emin'in muhteşem şutu ile 1-0 öne geçtik. Berat'ın enfes serbest vuruşunu kaleci çıkardı.

Rüzgarın kuvveti o kadar etkiliydi ve hepimiz sadece ilk yarıyı 3 hatta 4 gol atmamız gerektiğini yoksa sahaya ve bu rüzgara alışkın olan Bozcaada'nın bizi yenebileceğini biliyorduk.

Nitekim ikinci yarı da neredeyse 10-15 tane şut çekti kalemize rakip takım. Fakat kaleci Cem'in inanılmaz kurtarışları sayesinde gol yemiyorduk.

Kornerden direk kaleyi bulan bir şut sonucunda beraberliği yakaladılar. Sonrasında dakika 94 de ortasaha da Oğuz'a yapılan faul ü es geçen hakem pozisyonun devamında gol olmasına katkıda bulundu.

İroni yapmıyorum kullandığımız aut atışlarını kendi kalemize girmesin diye dua ediyorduk! Gerisini siz hesaplayın...

Maçı kaybettik ama yediğimiz rüzgar nedeniyle sağlığımızı da.

Maçtan çıktık doğruca feribotun kaptanının yanına gittik. Çünkü belediye hoparlörlerinden saat 17:00 de geri dönmesi gereken feribotun iptal edildiği ananosu geçilmişti. Feribotun Kahraman kaptanına akla hayale gelmeyecek maddi teklifler, klişe "hastamız var" yalanları vs her şey söylendik. Ama nafile... Kısa geçiyorum ancak 3 saatlik bir ikna mesaisiydi bu.

Kaçınılmaz son ile karşı karşıyaydık. Ada'da mahsur kalmıştık, Sahil Güvenliği arayıp helikopter mi istemedik, ufak balıkçı teknelerini hatta sandalları kaçırmayı mı düşünmedik ama herşey nafileydi ve biz burada kalacaktık...

Ada daki tüm pansiyon ve oteller dolaşıltık. 300 tl oda fiyatı çekenler mi dersiniz, 100 yatak kapasiteli otelin bu mevsimde "boş odamız yok" demeleri mi dersiniz, köhne otelin adam başı 90 ar tl çekmesi mi dersiniz! Daha saymayım. "Size barınacak yer yok" diyordu bize bütün ada halkı hep bir ağızdan

Polislere yalvardık; bizi tutuklayın nezarete alın yoksa donarak öleceğiz. Ya da tutuklanmak için bir şeyler yapmamızı istermisiniz diye sorduk. Hayırdı cevapları.

Belediye Başkanına 500 kişilik nüfusu olan ada da ulaşamadık.

Kaymakam derseniz Başbakan'a ulaşmanın daha kolay olabileceğini öğrendik.

Bozcaada idari amirleri misafilerine bu şekilde davranıyor!

Sabah kahvaltısı yapılan çorbacı da akşam çorbası da içildi. O esnada Bizim müthiş iş bitirici yönetimimiz bize kahvede sabahlayabileceğimizi söyledi Allah razı olsun! Hatta kendisine de yer bulamadığını bizimle kalacağını söyledi. İNANDIK!!!!

Futbocluların kaldığı otele saolsun kulüp müdürümüzün müthiş baskısı oldu ancak o nun da tüm çabaları boşunaydı.

Saat 21:00 de daha önce gece kalmak için yalvardığımız feribota gittik. Tüm kapılar kilitli. (Tamamen bize özel bir durum du çünkü gündüz ada da dolaşırken dikkatimizi en çok çeken şey  insanlar anahtarlarını kapı üzerinde bırakıyorlardı) O saatten sonra anladık ki bize tüm kapılar kapandı. Yöneticiler odalarındaydı, Bld. Başkanı ve Kaymakam sıcak evlerinde.

Herkes kapatsa da Allah kapatmaz kapılarını dedik camiye gittik. Ama süper amatör ligde olduğumuzdan mıdır nedir imam kilitlemiş cami kapılarını. Aramızda rüzgarın etkisiyle epey bi rahatsızlanan 5 kişi parmaklıklardan tırmandı ve geceyi caminin üst katında geçirdi.


Geri kalanımız kahvede zorla sobayı yaktırdığımız  kahveci ile birlikte kahvede geçirdik. 15 dakikada sönen bir soba.

23 kişi zatüree tehlikesi altında şu anda...

Tek tesellimizin bizi Geyikli'de bekleyen minibüsün şöförü çekip gitmeyip bizi ertesi sabaha kadar beklemiştir. Babasının hayrına değil tabi!

Sonuç olarak bu sezon iki kere karşılaştığımız Bozcaada maçlarının ilkini Çorlu'da 10 saat gözaltında, ikincisini de 24 saat mahsu kaldığımız ada da kahve köşelerinde geçirdik.

Kötü konuşmayacağız kimseye kırgın da değiliz. Güzel ülkemizin Arma sevdalılarına bakış açısıdır bu. Ama 20 yıllık tribün geçmişimde bu olay artık şu fikrimi iyice haklı hale getirmiştir. "İstisnalar dışında kimse bana Anadolu insanının misafirperverliğinden bahsetmesin."

Biz dün gece herşeye rağmen tek bir olay yapmamamız da umarım yüzlerini biraz olsun kızartır...

Resim de Bozcaada da kaldığımız 9 yıldızlı kahvede nasıl konakladığımıza dair bir kare görebilirsiniz.

Leave a Reply